Eskişehir’in Hikâyesi: Sayfalarda Bir Şehir
Eskişehir’in Hikâyesi: Sayfalarda Bir Şehir
Eskişehir...
Sokakları gençlik kokan, rüzgârı özgürlük taşıyan bir şehir. Gezmek yetmiyor bazen; onu daha derinden hissetmek istiyorsunuz. İşte tam bu noktada, hikâyesi Eskişehir'de geçen bazı kitaplar, şehri başka bir gözle görmemi sağladı.
Bugün, size bizzat okuduğum iki kitaptan söz etmek istiyorum:
Üç Beş Kişi – Adalet Ağaoğlu
Adalet Ağaoğlu'nun kalemi her zaman güçlüdür ama Üç Beş Kişi'de Eskişehir, bir arka plan olmaktan çıkar, neredeyse bir karaktere dönüşür.
Şehirdeki sanayileşmenin, değişen değerlerin, bireylerin hayatına nasıl dokunduğunu ustalıkla anlatır.
Romanı okurken, tanıdık sokak isimleri, atmosferler içinde kaybolurken buluyorsunuz kendinizi.
Ağaoğlu’nun eleştirisel bakışı, Eskişehir’in de bir zamanlar "küçük ama hızla değişen" bir şehir olduğunu hatırlatıyor.
Bu kitap, şehre sadece fiziksel bir bakış sunmuyor; ruhunu, sancılarını ve umutlarını da gösteriyor.
Özellikle Eskişehir kökenliyseniz veya burada zaman geçirdiyseniz, satır aralarında kendinize rastlamanız mümkün.
Git Kendini Çok Sevdirmeden – Tuna Kiremitçi
Tuna Kiremitçi'nin bu romanı daha kişisel, daha duygusal bir yolculuk.
Eskişehir burada gençliğin, pişmanlıkların ve geçmişe özlemin fonu gibi.
Karakterlerin duygusal gelgitleriyle şehrin sokakları iç içe geçiyor.
Özellikle Porsuk Çayı kenarında geçen sahneler, o tanıdık, hafif melankolik Eskişehir havasını mükemmel bir şekilde yansıtıyor.
Romanın dili yalın, hikâyesi sıcak.
Bir dönemin Eskişehir’ini görmek, gençlik aşklarının izini sürmek isteyenler için birebir.
Küçük Bir Not:
Eskişehir’de geçen başka kitaplar da var elbette — mesela "Levent - Eskişehir’de" veya "Karanlıktaki Işık" gibi.
Ama bu yazıda sadece gerçekten okuyup içine girdiğim hikâyeleri paylaşmak istedim.
Çünkü bir şehri kitaplardan öğrenmenin en güzel yolu, gerçekten hissettiğiniz satırlarla mümkün oluyor bence.
Yorumlar
Yorum Gönder